Ege’de “Endüstri Bitkileri ve Teknolojileri Anabilim Dalı” Kuruldu

Vizyoner eğitim anlayışı ile göreve geldiği günden beri pek çok çalışmalara imza atan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak öncülüğünde bu kez ülke ekonomisinde önemli bir yeri olan sanayi bitkileri olarak da isimlendirilen endüstri bitkilerine yönelik çalışmalar için anabilim dalı oluşturma çalışmaları meyvesini verdi.

EĞİTİM 30.09.2020, 13:04 Ecem Atabay
Ege’de “Endüstri Bitkileri ve Teknolojileri Anabilim Dalı” Kuruldu

Yükseköğretim
Kurulu(YÖK) onayıyla Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü çatısı altında
çok disiplinli olarak “Endüstri Bitkileri ve Teknolojileri Anabilim Dalı” kuruldu.
Türkiye'de tahıllardan sonra en çok yetiştirilen tarım ürünlerini oluşturan
endüstri bitkilerinin; doğrudan tüketilmeyip, fabrikalarda işlenerek katma değer
kazandığını ve kullanıma hazır hâle getirilen ürünlerin kaynağını oluşturduğunu
ifade eden Rektör Budak, “Endüstri bitkilerinin ülke ekonomisi için çok büyük
bir önemi ve potansiyeli bulunuyor. Ege Üniversitesi olarak bizim de içinde
olduğumuz projeler, ülke ekonomimize katkıda bulunacak çalışmalar
yürütüyoruz. Bu kapsamda ‘Endüstri Bitkileri ve Teknolojileri Anabilim
Dalı’nda sektöre dönük araştırmalar gerçekleştirilecek. Aynı zamanda da
sektörlere uzman elemanlar yetiştirecek. Emeği geçen tüm hocalarımızı tebrik
ediyorum” dedi.


Multidisipliner işbirliği


Anabilim Dalının kuruluş aşamasında katkıda bulunanlara teşekkür eden
Endüstri Bitkileri ve Teknolojileri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emre İlker,
“Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak hocamızın yön gösterici liderliği ve
destekleriyle akademik hayatına başlayacak olan anabilim dalımızın hayırlı ve
uğurlu olmasını dilerim. Anabilim dalı başkanlığına şahsımı layık gören Rektör
hocamıza sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım. Kuruluşu
aşamamızdaki büyük destekleri için Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.
Bahri Başaran’a, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakan
Geren’e, Doç. Dr. Sıdıka Ekren’e, Doç. Dr. Gülsüm Öztürk’e ve bilim dalımız
altında ders verecek olan tüm öğretim üyelerimize yapmış oldukları katkıları
için teşekkürlerimi sunarım” dedi.


Uzmanlık alanlarına yönelik eğitim


Endüstri bitkilerinin geniş yelpazeye sahip bir alan olduğunu ifade eden
Prof. Dr. İlker, “Endüstri bitkileri; sadece yağ ve lif bitkileri değil, nişasta ve
şeker bitkileri, keyif bitkileri, tıbbi ve aromatik bitkiler, konserve sanayisinde
kullanılan sebzeler gibi bir çok bitki türünü kapsar. Tarım bilimlerinin yanı sıra,
bunları katma değere dönüştüren tüm bilim dalları ve sektörleri, enstitümüzde
temsil edilecek. Çünkü tarladan sofraya, fabrikaya, gıdaya, şeker ve

şekerlemelere, yem sanayine, giysiye, ilaca, keyfe varıncaya kadar spesifik
uzmanlık alanları var. Anabilim Dalımız, anılan tüm bu uzmanlık alanlarını
kapsayacak şekilde bir eğitim programı ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirecek.
Anabilim dalımız, bölgesindeki özel sektör kuruluşları ile sık sık görüşmeler
yapacak ve birlikte hangi projelere imza atılabileceği belirlenerek sektöre dönük
araştırmalar gerçekleştirecek” diye konuştu.


Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma
Merkezi (BESTMER) ile iş birliği yapacaklarını ifade eden Prof. Dr. İlker,
“Farklı sektörlerden endüstri bitkileri yetiştiriciliği ve bunların işlenmesi üzerine
yetişmiş insan talebi her geçen gün artıyor. Çok disiplinli bilim dalı şeklinde
kurulmuş olan anabilim dalımıza, 12 farklı bilim dalından katılım sağlanmış ve
toplamda 20 öğretim üyemizin desteği ile 28 adet lisansüstü ders içeriği
hazırlanmıştır. İlk etapta yüksek lisans programı ile eğitimine başlayacak olan
bilim dalımız, ileride doktora programı da oluşturabilmek amacıyla
çalışmalarına devam edecek” dedi.


Endüstriyel bitki üretiminin ekonomiye önemli katkıları olacağını
söyleyen Prof. Dr. İlker, “Ülkemizin toplam bitkisel yağ ve yağlı tohumlar
ithalat rakamları ise petrolden sonra en büyük değere ulaşmaktadır. 2018 yılında
Türkiye 4 milyar Amerikan dolarını bu amaçla yurt dışına göndermiştir. İthalat
sonucu elde edilen ürünler yine yurt dışına satılmakta, döviz kaybımız
azaltılmaktadır ancak yine de bu paranın 1.3 milyar dolarını, ülkemizde başarılı
bir şekilde yetiştirilmesi mümkün olan fakat küçük bir üretim alanına sahip
durumdaki soya tohumu ve küspesi oluşturmaktadır. Ülkemizde, Ege
Üniversitesi olarak bizim de içinde olduğumuz projeler ile GDO’suz soya
çeşitleri tescil edilmiştir ve bunların üretimi yanında katma değere
dönüştürülmesi ile Avrupa’nın talep ettiği GDO’suz soya ve yan ürünleri
ülkemizden karşılanabilir hale gelecektir. Yağ bitkileri ayrıca stratejik bir öneme
de sahiptir. Ülkemiz petrol fakiri bir ülke olması sebebiyle, stratejik olarak
biyodizel ve etanol üretimini yapmaya mecburdur. Olası bir ambargo yada kötü
senaryo halinde bu kaynaklar öz kaynağımız olarak devreye girmelidir” dedi.


“Kenevir üretimini artırmalıyız”


Prof. Dr. İlker, “Lif bitkileri ve son zamanlarda hem dünyada hem de
Sayın Cumhurbaşkanımızın teşvikleri ile ülkemizde Kenevir tarımı yeniden
hareketlenmiştir. Bugün dünyada 60 milyar dolarlık bir ciroya sahip olan
kenevirin 2035 yılında 270 milyar dolarlık bir ciroya ulaşacağı tahmin
edilmektedir. Ayrıca ülkemiz kendi ormanlarını koruyabilmek adına kâğıt
hammaddesini dışarıdan ithalat yolu ile karşılamaktadır. Ülkemizde
yetiştirilecek olan kenevirden kâğıt üretimine geçilebilir ve 4 kez geri
dönüştürülebilen ağaç kaynaklı kâğıt yerine 9 kez geri dönüştürülebilen kenevir
kaynaklı kâğıt üretimi yapılabilecektir. Yine Cannabidiol (CBD) içeriği
açısından tıbbi kenevir amacıyla tüm dünyada büyük bir rekabet söz konusudur.
30 yıldır elini kenevirden çekmiş olan ülkemiz, acil olarak kenevir tarımını
artırmalı ve bunun endüstrisi için gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Nitekim bazı

holdinglerimizin yatırım hazırlıkları içerisinde oldukları bilinmektedir ve
bunlardan bazıları üniversitemizden danışmanlık ve Ar-Ge hizmeti
almaktadırlar” diye konuştu.

Yorumlar (0)
12°
açık
banner202