Özgür Özel: Erdoğan, 'Devletin Okul Yapacak Gücü Yok' dedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda söz alarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayırseverlerden okul ve derslik yaptırması isteğini eleştirdi. Özgür Özel " Erdoğan'ın açıklamalarından devletin okul yaptıracak gücü olmadığını anlıyoruz" ifadelerini kullandı.

GÜNDEM 26.02.2020, 21:46
Özgür Özel: Erdoğan, 'Devletin Okul Yapacak Gücü Yok' dedi

Kamu Gündemi'nde yer alan habere göre; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda söz alarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayırseverlerden okul ve derslik yaptırması isteğini eleştirdi. Özgür Özel " Erdoğan'ın açıklamalarından devletin okul yaptıracak gücü olmadığını anlıyoruz" ifadelerini kullandı.

Özgür Özel'in TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma şöyle;

26 Şubat 1992, tüm dünyanın sarsıldığı Hocalı katliamının yaşandığı gün. Hocalı katliamı başta olmak üzere, masum insanların hayatlarına kasteden tüm katliamların son bulması temennisiyle Hocalı'da hayatını kaybedenleri bir kez daha saygıyla anıyorum.

26 Şubat, bu topraklardaki en büyük aydınlanma hareketlerinden, eğitim hamlelerinden köy enstitülerinin fikir babası eski Millî Eğitim Bakanımız Hasan Ali Yücel'in ölüm yıl dönümü. Kendisini ve cumhuriyetin kurucu kadrolarını bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.

26 Şubat, aynı zamanda, devlet sanatçısı unvanına sahip roman, hikâye, oyun yazarı, başta "Küçük Ağa" olmak üzere çok sayıda önemli romanın yazarı Tarık Buğra'nın ve yine başta Haziranda Ölmek Zor olmak üzere çok sayıda toplumcu şiirin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil'in ölüm yıl dönümü. Edebiyatımızın bu iki önemli ismini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün katıldığı bir toplantıda hayırseverlerle, vatandaşlarla yüz yüze geldi ve kendilerine, hem orada hem ekranları başında bulunanlara "21 bin dersliğe, 13 bin yeni okula ihtiyacımız var." dedi ve devletimizin bu konuda imkânlarının yeterli olmadığı noktasından hareketle hayırseverleri bir seferberliğe davet etti. Ekrana yansıtılan görsellere göre bir dersliğin maliyeti 600 bin liraydı ve "21 bin derslik ihtiyacı" ifadesine göre 12 milyar 600 milyonluk bir kaynak lazım ve bu konuda vatandaşın bunu yapmasını, devletin bunu yapacak takatinin olmadığını anlıyoruz.

 Aslında hepimiz biliyoruz ki devletimiz bunu yapacak güçtedir ama önceliği bu derslikler değildir; önceliği 75 milyar lirayı kanal İstanbul'a, talan İstanbul'a… Damat beyin etrafında topladığı arsalar haber olunca haberlere yayın yasağı getiren, mizah dergilerinin kapaklarından ürken, o İstanbul'un rant projesine 75 milyar bulanlar evlatlarımızın okuyacağı okullar için 12 milyar lirayı bulamamaktadırlar ve vatandaşa çağrı yapmaktadırlar.

Millî Eğitim Bakanlığına daha önce de hatırlatmıştık: 4+4+4'ün ilk etkilenen öğrencilerinin yani küçük yaşta giden öğrencilerinin, okula fazladan giden 1,5 milyon öğrencinin bu sene LGS sınavına gireceği sene ve bu sene o öğrenciler aynı miktarda derslik, aynı miktarda okul olduğu için, yaptıkları tercihlerden sonra…8'inci sınıf öğrencilerini… 1 milyon 870 bin kişilik bir artış var bu seneye özgü -4+4'ün sekiz yıl sonraki tsunami etkisi bu- ve yüzde 54 daha fazla dersliğe ihtiyaç var. İşin kötüsü, seneye de o yüzde 54'lük dersliğe ihtiyaç yok ama bu sene lazım. Maalesef, bu sene o öğrenciler gelecek sene için aynı kontenjanlara başvurunca puanlar yükselecek ve 4+4+4 olmasaydı senesinde girecek olanlar çok gerilere düşecekler; çok çetin bir yarış olacak, kontenjan sorunu var. Bunu eylül ayından beri hatırlatıyoruz. Millî Eğitim Bakanı, toplumun bazı kesimlerinde boşa bir ümit yaratan Millî Eğitim Bakanı sorunun gerçekliğini tasdik ve teyit ediyor, çözüme dair hiçbir şey söylemiyor. Bunu buradan bir kez daha kayıtlara geçirmeyi önemsiyorum.

Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş bir teklifi görüşeceğiz, şöyle bir baktığınızda salonda Plan ve Bütçeci bulamazsınız. Neden? Plan ve Bütçecilerimiz pazartesiden beri yeni bir torbayla yukarıda meşguller, gece gündüz çalışıyorlar. Ne yapıyorlar? Torba yapıyorlar. Binali Bey, burada mısınız? Binali Bey sesimi duyuyor mu? Binali Bey diyordu ki: "Anayasa değişecek, torba kanun tarih olacak." Binali Bey, haberiniz var mı, bir milletvekili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunu şereflendirsenize; millet size İstanbul'da bir görev vermedi ama burada verdi. Sayın Binali Bey Plan ve Bütçe Komisyonuna katılsın. Görüşülmekte olan torba teklif 21 ayrı kanunda değişiklik yapıyor, 21 ayrı kanunda; torbanın daniskası. Kırkbayır gibi; açıyorum teklifi, bir kanun; açıyorum, bir daha; bir daha, bir daha, bitmiyor; 21 kanun. İmzasını koyan değerli milletvekili ne yapıyor, biliyor musunuz? Anayasa'ya karşı muvazaa suçu işliyor, birinci imza sahibi ve diğer arkadaşlar.

Niye muvazaa? Çünkü bu kanun teklifindeki her madde… Örneğin bir tanesini -numune- torbadan çektim, ne çıktı? Gazilerin ikinci maaş hakkı ellerinden alındı ya, hepiniz de bu sorunu dile getirdiniz ya, yürütmenin başı da "Bu sorunu önümüzdeki günlerde çözeceğiz." dedi ya… Torbada o kanun var. Nasıl var? Yürütmenin talimatıyla var.

21 kanunun 18'ini Bakanlar müjdeledi Sayın Başkan. Hani Bakanlar kanun tasarısı sunmayacaktı? Sunmuyor. Bakanlıkta hazırlanıyor, buraya geliyor; Anayasa'ya karşı gizli iş birliği, muvazaa suçu. Plan ve Bütçeciler burada olmaları gerekirken orada yeni bir torbayla uğraşıyorlar. Oysa hani bu Meclis, gündemine hâkim olacaktı? Hani ihtisas komisyonları etkin çalışacaktı? Çalışan ihtisas komisyonu var mı? Hepsinin yerine Plan ve Bütçe Komisyonu, hepsinin yerine orası; alt Meclis, "yasak savma komisyonu."

ağlık konuşuluyor, Plan ve Bütçede; hukuk konuşuluyor, Plan ve Bütçede; ulaştırma konuşuluyor, Plan ve Bütçede. Neden? Batır çıkar, oldubitti, yolla buraya, geçir buradan. Olacak iş değil. Millete yalan söylediniz. Anayasa -rejime kasteden Anayasa değişikliği- torbayı kaldıracak." dediniz, kaldırmadı. Her taraf torba oldu.

Ayrıca, Anayasa'ya aykırı birçok madde var. Gidiyoruz, Türkiye'nin en önemli Anayasa hukukçularından İbrahim Kaboğlu Anayasa'ya aykırılık iddiamızı dile getirecek, dört saat sonraya söz veriyorlar, dört saat; oysa Anayasa'ya aykırılık öncelikle irdelenip varsa önergesi öncelikle işleme alınması lazım. Cevap: "Komisyon Başkanı: 'Biz baktırdık, Anayasa'ya aykırı değilmiş. Biz onlara baktırıyoruz, Anayasa'ya aykırı olursa hiç getirmiyoruz.'" Çatlarsınız ortanızdan, olmaz böyle bir şey, yanlış bu iş.

Bir kişi, bir milletvekili Anayasa'ya aykırılık iddia ediyorsa öncelikle müzakere edilip o konudaki önergenin öncelikle oylanması lazım, yapmıyorlar. Ne diyorlar, Sayın Lütfi Elvan ne diyor? "Torbadan biz de rahatsızız, Grup Başkan Vekilleri toplansın, bu işe bir çare bulsun." E toplanalım. Yıllardır Grup Başkan Vekilleri toplantısı yapılacak, yok. Hak veriyorlarmış Plan ve Bütçe Komisyonunun bu kadar eşitsiz şartlarda çalışmasına ama devamlı torba gidiyor. Yapmayın, gerçekten Meclisi göstermelik hâle... O Plan ve Bütçe Komisyonundaki kanun 6-7 farklı ihtisas komisyonuna bölünür, o komisyonlarda çok kıymetli milletvekilleri var, her grupta, çıkılır, oraya katkı verilir. Kanun dediğin böyle tost yapar gibi bastı çıktı olmaz, özenle, yemek yapar gibi olur; birimiz tuzunuzu koyacağız, birimiz biberini ekleyeceğiz, birimiz tadına bakacağız, birimiz "Daha güzelini gördüm, böyle yapsak daha iyi olur." diyeceğiz.

Ama bu işler artık bize... 600 kişiye maaş veriyoruz, onlar milletvekili görev ve sorumluluklarını yapar gibi yapıyorlar, sarayın istediği yasaları tık tık tık çıkarıyorlar. Böyle iş olmaz; yemine de aykırı, vicdana da aykırı.

Sayın Başkanım, yine sizin nöbetinizde de söylemiştim, sağ olun, tevazu gösteriyorsunuz, ilgileniyorsunuz; Plan ve Bütçe Komisyonu bu işle meşgulken ne işle meşgul değil? Varlık Fonunu denetlemesi lazım. Neye göre? Sizin çıkardığınız kanuna göre. Kanunun denetim maddesi diyor ki: "2019 yılının Ekim ayına kadar Varlık Fonu denetim raporu gelmeliydi." Geldi mi? Gelmedi. Plan ve Bütçe Komisyonu 2019'da yapacaktı, yok; üstünden iki ay geçti, yok. Kendi kurdukları Varlık Fonunu, zaten uygun olmayan denetim raporunu kendi Plan ve Bütçe Komisyonuna yollayıp kendini denetlettirmeyen bir iktidar.

Kendi yaptığı Anayasa'ya uymaz, kendi çıkardığı kanuna uymaz. Çadır devleti dersen çadır devletinin de bir kuralı, bir kaidesi olur. Nasıl, bu ülkenin bütün değerlerini Varlık Fonuna koy, başına geç, yönetime damadı koy, denetimi milletten kaçır. Aile şirketi yönetir gibi yönetiyorsunuz, aile şirketleri bile daha iyi, daha şeffaf, daha akılcı yönetiliyor.

Sayın Başkan, soru önergeleri oranı yüzde 4'den yüzde 8'e çıktı, sevinir insan demek ki boşa söylemedik diye. Bir bakıyorsunuz, artan oran Fuat Oktay'a ait. Cumhurbaşkanına soru soramamakla eleştiriliyordu rejime kasteden anayasa. Ne dediniz? "Eskiden de sormuyordunuz, Başbakana soruyordunuz, o ilgili bakanlara dağıtıyordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısına soracaksınız, o ilgili bakana dağıtacak." Yanıtlama oranını artırmak için beyefendi neyi tercih etti biliyor musunuz Sayın Bakan? Ona sorulan soruları iade yazısıyla cevaplıyor "Konu Ulaştırma Bakanınındır, ona sorun."

Ya, sen alıp versen eline mi yapışır?

Sayın Başkanım, evraka yazık, mürekkebe yazık, posta giderine yazık. Ben soruyu sormuştum, örneğin, Manisa tüneli, alıyor… Eskiden ne yapıyordu Başbakanlık? Ulaştırma Bakanlığına yolluyordu, cevap geliyordu. Beyefendi şimdi geri iade ediyor "Bana sorma, Ulaştırma Bakanına sor." E, aynı yerde oturuyorsun. Aynı sarayda odadan odaya kayıt yollamıyorlar, iade ediyorlar. Bu tutumu da kınıyoruz. Fuat Oktay aklını başına alsın, oranı yükseltmek için takiye yapmasın.

Yorumlar (0)
17°
açık
banner202