Deprem çürük yeri bulur!

Cİ GROUP olarak birçok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Aktaş, “Bugüne kadar konutlarımızın hiçbiri, yaşadığımız sarsıntılardan, deprem felaketinden en küçük şekilde etkilenmedi. Tüm deneyimimizi, depreme dayanıklılık ve kapsayıcı bir kentsel dönüşüm operasyonunda da kullanmaya hazırlıklıyız ve bu hususta donanım sahibiyiz. Bizim önceliğimiz her zaman insan sağlığı oldu, olmaya da devam edecektir” ifadelerini kullandı. Aktaş, “Büyük inşaat firmalarının yapılarının kolon ve kirişlerinin hasarlar almış olduğunu görmek, inşaat sektörüne olan güveni sarstı. Biz Ci Group olarak zemin etüdü ve statik projelerimizin çizimi bittikten sonra üniversitelere kontrol ettirip onaylatmakla ne kadar doğru iş yaptığımızı görmüş olduk ki zaten bu yaptıklarımızın sonucunda projelerimiz hiçbir zarar görmemiştir. İzmir’deki deprem felaketi bir kez daha göstermiştir ki, deprem değil denetimsiz inşa edilen zemini çürük binalar ve tedbirsizlik öldürüyor” diye konuştu.

 “Depremden sadece korkuyoruz”

Kentsel dönüşüme daha sağlıklı ve güvenli binalar yerine ‘Daha çok nasıl avantaj sağlarım’ diye bakıldığını aktaran Cihan Aktaş, “Önceliğimiz daha fazla, daha büyük, daha çok daireden ziyade, daha sağlam, daha güvenli yapı olmalı. Vatandaşın da bu konuda bilinçlenmesi lazım. Herkes hiç vakit kaybetmeden oturduğu binayı kontrol ettirsin. Şayet evi sağlam değilse enkazda oturmuş olacak” uyarısı yaptı. 1999 yılındaki Marmara depremini hatırlatan Aktaş, “Bu deprem sağlam yapılaşma zorunluluğunu ortaya koydu. 2000 yılında kentsel dönüşümün temellerini atan deprem yönetmeliği çıktı. Birçok değişiklik ve yeni düzenlemelerle son halini alan kanun sonrasında, 2012 yılında 35 ilde 6 bin 500 binada yıkım başlatılmıştı. Riskli binaların yıkımına ilk start İstanbul Esenler’den verilmişti. Peki, geçen 20 yılda binaların ne kadarı sağlamlaştırıldı? 6 milyon konutun sadece 700 bini sağlamlaştırıldı” dedi.

Projeler rantı yüksek bölgelerde yoğunlaştı

Riskli yapıların yenilenmesinde hedefin çok uzağında kalınmasının nedenlerini Cihan Aktaş, durumu şöyle özetledi, “Özellikle son iki senedir gayrimenkul sektöründe görülen finansman kaynaklı durgunluk, imar ve kat mülkiyeti sorunları ile projelerin homojen dağılmayarak rantı yüksek bölgelerde yoğunlaşması, yapı stokunda hedeflenen iyileştirme oranının çok gerisinde kalınmasına sebep oldu” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ‘Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’ kapsamında açıklanan yılda 300 bin konutun dönüştürülmesi hedefinin önemine işaret eden Cihan Aktaş, bu hedefe ulaşmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Ciddi bir regülasyon ve denetimin olması, finansmanının sadece imar artışlarıyla değil, acil durum kaynakları ve yardımları kullanılarak yapılması gerekiyor. Konunun artık ekonomik boyutundan ziyade çevre, şehircilik ve en önemlisi insan sağlığı boyutları ön plana çıkartılmalı. Zira geçtiğimiz dönemde, özellikle finansmanının kendi içinde sağlanması için seçenekler üretmek adına, kentsel dönüşüm adeta bir ticari, rantsal olgu haline gelmişti. Artık bu konu farklı ele alınmalı, daha zorlayıcı regülasyonlara tabi olmalı. Merkezi yönetimle yerel yönetimin yaşadığımız bu deprem felaketinden ders çıkararak etkin bir yapı denetim sisteminin oluşturulması konusunda iş birliği yapmalı.”

“İzmirimize geçmiş olsun”

Aktaş, “Hayatımız boyunca yaşadığımız zorlukların en büyüğünü sevdiklerimizi kaybettiğimizde yaşarız. Yakınlarını kaybedenlerin başı sağ olsun ! Kendilerini onların yerine koyan ve gönüllü olarak koşarak gelen tüm gönüllülerimize teşekkür ederiz. Evsiz kalan depremzedelerimize bugün ve süreç boyunca destek vermeliyiz. Şimdi siyasi kavgaları bir kenara bırakıp kenetlenmeliyiz. Yara açan değil, yara saran insanlar olmamız gerekiyor” dedi.