SAĞLIK-SEN EYLÜL AYI SAĞLIKTA ŞİDDET RAPORUNU AÇIKLADI

Sağlık-Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Ekrem Özdemir, Sağlık-Sen tarafından yayımlanan Eylül ayı sağlıkta şiddet raporu ile ilgili değerlendirme yaptı.

SAĞLIK 07.10.2020, 14:42 Ecem Atabay
SAĞLIK-SEN EYLÜL AYI SAĞLIKTA ŞİDDET RAPORUNU AÇIKLADI

Sağlıkta şiddetin son bulması gerektiğine vurgu yapan Şube Başkanı Özdemir, “Şiddet belasından
kurtulmak lazım” dedi.


Eylül Ayı Sağlıkta Şiddet Raporu’nu değerlendiren Sağlık-Sen Şube Başkanı Ekrem Özdemir, şunları
söyledi:


“Maalesef şiddet sağlık birimlerinde kol geziyor ve önüne bir türlü geçilemiyor. Her türlü zorlukla ve
sorunla mücadele ederek şifa dağıtan sağlık çalışanları, bir de kör şiddetle mücadele ediyorlar. Kör
şiddet diyoruz zira çalışma esnasında şiddetin nereden geldiğini sağlık çalışanları kestiremiyor. Bazen
canlarından oluyorlar, Çapa Tıp Fakültesi örneğinde olduğu gibi bazen de sakat kalabiliyorlar. Yaşanan
acı ve travmalar da cabası. Sağlık çalışanlarını şiddet belasından kurtarmak lazım. Yasalar şiddeti tam
manasıyla ortadan kaldırmaz. Şiddete başvuran kişiler toplumdan da dışlanarak cezalandırılmalı.
Başta kamu olmak üzere herkese bu hususta büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir.”
Başkan Özdemir, Eylül ayında sağlıkta yaşanan şiddet olaylarını kamuoyu ile paylaştı:
İnsanların yaralarını sarmak, dertlerine derman olmak ve hayata tutunmalarını sağlamak meşakkatli
bir iş olduğu kadar kutsal bir görevdir. Bu hizmeti en iyi şekilde ifa eden sağlık çalışanları, aynı
zamanda insanların zor ve ıstıraplı anlarında yanlarında bulunarak en mahrem ve en hayati anlarına
da tanıklık ederler. Sağlık çalışanları ordumuz bu bilinçle alın teri akıtarak insanımıza her zaman el
uzatmaktadır. Bahse konu bu fedakârlık salgın sürecinde zirve yapmıştır, yapmaya da devam
etmektedir. Ancak gecesini gündüzüne katarak hastalara cansuyu olmak için tüm gayret ve çabayı
sarf eden bu isimsiz kahramanlar, şiddetin kurbanı olmaktan da kurtulamıyorlar.


Bu durumda, sağlık çalışanlarının göğüslemek zorunda oldukları sorun hanesine, şiddet de
eklenmektedir.


Ancak bu öyle bir sorun ki karşılaşıldığında veyahut tanık olunduğunda diğer tüm sorun alanlarını
unutturduğu gibi muhatabını zaman zaman da mesleğinin gereğini yapamaz hale getirmektedir.
Yapılan tüm uyarılara, caydırıcı cezai işlemlere ve kamuoyu baskısına rağmen ne yazık ki sağlık
birimlerinde şiddetin önüne bir türlü geçilememektedir. Öyle ki ülke genelinin sağlıkta şiddet
tablosuna baktığımızda, her yeni ayın bir önceki ayı aratır düzeyde ilerlediğine tanık olmaktayız.
O halde, bu hususta yapılması gerekenin sıfır tolerans temelli, çok yönlü, kapsamlı politika
değişikliğine gitmek olduğu açıktır.


Yürütülecek politikanın içinde eğitim kurumlarından medya organlarına, sivil toplum kuruluşlarından
yargı mekanizmalarına varıncaya kadar her kuruma ve herkese çok büyük sorumluluk yüklenmelidir.
Sağlık çalışanları öbür türlü şiddetin kara gölgesi altında çalışmaya mecbur kalacaklardır ki buna hiç
kimsenin hakkı yoktur.


Sağlık çalışanlarına her türlü hakareti, saldırıyı ve şiddeti reva görenlerin hasta veyahut hasta yakını
olduğu gerçeğinde, Eylül ayında da değişen pek bir şey olmamıştır.
Bir diğer ifadeyle, Eylül ayı verilerine baktığımızda derman bekleyenlerle şiddet uygulayanların aynı
kişiler olduğunu görüyoruz. Bu trajik tabloda dikkat çeken önemli bir nokta da Keçiören Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde olduğu gibi hasta yakınlarının kalabalık gruplar halinde hastaneyi basarak
terör estirdiklerine şahit olunmasıdır. Bu durumdaki şiddet olaylarının neden olduğu korku ve
zararın, bireysel saldırılardakilerden kat be kat önde olduğunu görüyoruz.


Bu hakikat ışığında, Eylül ayına baktığımızda 23 şiddet olayının kamuoyuna yansıdığını görüyoruz.
Bu olaylarda yer alan 191 saldırganın 69 sağlık çalışanını mağdur ettiğini görüyoruz. 23 olayın 6’sı fiili,
10’u hem sözlü hem fiili, 7’si ise sözlü olarak gerçekleşmiştir.
Yaşanan 23 olayın 14’ünde hasta yakınları yer alırken, 9’unda ise bizzat hastalar dehşet saçmıştır.
Saldırganlara karşı uygulanan adli işlemlere baktığımızda ise 40 saldırganın ifadeleri alındıktan sonra
serbest bırakıldıklarını görüyoruz. Buna karşın 20 saldırgan tutuklanırken, 131 kişi hakkında da hiçbir
işlem yapılmamıştır.

Yaşanan olaylarda şiddetin yine mekân ayırt etmediğini görüyoruz. 16 vaka hastanelerde, 4 vaka
sahada, 3 vaka ise aile sağlığı merkezlerinde vuku bulmuştur. Olaylarda adres ayırt etmeyen şiddetin
kimlik ayrımı yapmadığı gerçeğiyle Eylül ayında da karşılaşıyoruz; 11 hemşire, 8 doktor, 5 112
çalışanı, 4 güvenlik görevlisi ve farklı branşlardaki 41 sağlık çalışanı gene şiddetin kurbanı olmuştur.
Eylül ayındaki şiddet olaylarının en trajik olanı İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşanmıştır.


“Maske takın” diye uyarılan saldırgan, sağlık çalışanı arkadaşımızın bir gözünü kaybetmesine neden
olmuştur.


Şiddet olayları esnasında 4 polis, 1 de sivil vatandaş çeşitli yerlerinden yaralanmışlardır.
Eylül ayı süresince adli mekanizmalar, geçmiş dönemlerde yaşanan şiddet olayları hususunda da
çeşitli kararlar vermişlerdir.
-Isparta’da bir diş hekimi, çalıştığı hastanede mobinge ve hakarete maruz kaldığı iddiasıyla Kamu
Denetçiliği Kurumu’na başvurmuştur. Kurum, diş hekimine hakaret ettiği öne sürülen başhekim
hakkında, Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma açmasına karar vermiştir.
-Mahkeme, geçtiğimiz yıl İzmir’de doktoru jiletle yaralayan saldırgana, “kişiyi yerine getirdiği kamu
görevi nedeniyle öldürmeye çalışma teşebbüsünden” 20 yıl hapis cezasına çarptırmıştır.
-Trabzon’da geçtiğimiz Nisan ayında doktor ve sağlık çalışanlarını darp eden saldırgana konutu terk
etmeme cezası verilmişti. Eylül ayında görülen duruşmada, şahsın konutu terk etmeme cezası
kaldırılarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.

Yorumlar (0)
22°
parçalı bulutlu
banner202