Kadın Başkanlardan 8 mart mesajı

İzmir’de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kadın başkanları, 8 Mart Dünya Kadınlar günü sebebiyle birer açıklama yaparak kadın sorunlarına dikkat çekti.

GÜNDEM 06.03.2020, 09:03
Kadın Başkanlardan 8 mart mesajı

İzmir’de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kadın başkanları, 8 Mart Dünya Kadınlar günü sebebiyle birer açıklama yaparak kadın sorunlarına dikkat çekti. 

“Kutlama yeterli değil, mücadele şart”

İzmir’de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kadın başkanları, 8 Mart Dünya Kadınlar günü sebebiyle birer açıklama yaparak kadın sorunlarına dikkat çekti. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün ülkemizde kutlanmaktan uzak olduğunu ve kadınların yaşadığı sorunlar nedeniyle farkındalık ve mücadele günü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen BASİFED, İKKB, İZİKAD, EGİKAD ve KESİAD’ın kadın başkanları ”8 Mart’da sadece kutlama yeterli değil, mücadele ve farkındalık şart” dedi.

İzmir İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin: “Kadınsız gelişme olmaz”

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, her yıl olduğu üzere bu yıl da ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği vurgusu ile bir çok kesimin mesaj verdiği bir gün olarak yaşanıyor. Böylesi günlerin kadınların eşitlik mücadelesinde farkındalık yaratma anlamında faydası elbette yadsınamaz. Ancak verilen mesajların bir günle sınırlı kalmaması, söylenen sözlerin fiiliyata geçirilmemesi sözleri maalesef etkisiz kılıyor. O yüzden 8 mart vesilesi ile açıklama yapan, etkinlik düzenleyen her kesimin bu faaliyetlerini yıl boyuna yayması ve verilen sözleri hayata geçirmelerini bekliyor ve temenni ediyoruz.

Özellikle iş yaşamında kadının daha fazla var olması, toplumsal cinsiyet eşitliğinde temel dayanak noktasını oluşturuyor. Bu amaçla Weps Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri’ne imza koyan kurum, kuruluş anlamında Türkiye birinci sırada yer alırken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 2017 yılında yayınlanan raporda kadınların iş gücüne katılım oranının en düşük olduğu ülkenin Türkiye olması son derece manidar. 2017 rakamları temel alındığında kadınların iş gücüne katılım oranı Türkiye'de yüzde 33,6.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesinde seçme ve seçilme hakkına tüm dünyadan önce kavuşmuş Cumhuriyet kadınları olarak bugün bulunduğumuz noktadan memnun olmamız mümkün değil. O sebeple 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için mesaj vermek evet, yeterli mi, rakamlar gösteriyor ki, hayır. Ülke olarak gelişmiş medeniyetler topluluğunda yerimizi almak istiyorsak kadını hayatın içinde var etmemiz gerekiyor. Tek bacakla koşarak bunu başaramayız. Bu toplum kadın ve erkeklerden oluşuyor, iki bacağının üzerinde durması gerekiyor, yürürken de koşarken de…

Kemalpaşa Sanayici İş İnsanları Derneği (KESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Seçil Beydemir Kaynak: “Farkındalık yaratılmalı”

Öncelikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm kadınlarımızın toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında beklentilerini dile getirdiği ve bu uğurda atılması gereken adımlara dikkat çektiği bir gündür. 8 Mart’ın doğuşuna baktığımızda ve bu süreçte verilen kadın mücadelesini düşündüğümüzde 8 Mart sadece bir kutlama değil bir farkındalık, saygı ve mücadele günü olduğu gerçeği önümüzde beliriyor. O sebeple 8 Mart’ı kadınların sorunlarına dikkat çektiği, toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaptığı, iş yaşamında, özel yaşamda ve kamusal alanda kadınları ötekileştiren, baskılayan uygulamaları teşhir ettiği, mücadele kararlılığı gösterdiği bir gün olarak değerlendirmemiz gerekiyor.

OECD ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılım oranı sıralamasında Türkiye’nin 33.6 ile sonuncu olması, ve hemen bir basamak üzerinde takip ettiği  Meksika’da bu oranın yüzde 43 olduğunu düşünürsek verilmesi gereken mücadelenin büyüklüğünü görmüş oluruz. Bir iş kadını olarak, bir sanayici ve iş insanları derneği başkanı olan bir kadın olarak iş yaşamında kadınların yaşadığı sorunları en yakıcı haliyle biliyor ve anlıyorum. Ülkemiz kadınlarının kurtuluşu ve refahını iş yaşamında onları var ederek sağlayabiliriz ve bu da ülkemizin refahı, gelişmesi ve kalkınması anlamını taşır. Büyük bir iş gücünü iş yaşamının dışında tutarak yürümeye çalışan bir ülke olarak bu sorunumuzu çözmediğimiz sürece ekonomik anlamda ne tam anlamıyla kalkınabiliriz ne de muasır medeniyetler seviyesine ulaşabiliriz. İş yaşamında kadını var etmek bu ülkenin temel amaçlarından biri olmalı, erkekler de dahil olmak üzere her kesimin bu alanda bir farkındalık yaratma ve sonuç üretmesi gerekli.

Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen: “İş hayatında kadın yıldırılmamalı”

Toplumsal cinsiyet eşitliğindeki dengesizlik, iş gücüne katılan kadınların azlığı, cam tavan uygulamaları, ötekileştirme, ayrımcılık, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, kız çocuklarının eğitimden mahrum bırakılması, kız çocuklarının erken yaşta evliliğe zorlanması gibi bu yakıcı sorun alanlarının hepsi ülkemizin temel sıkıntılarının arasında yer alırken bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha yaşıyoruz. Manzaramız böyle olunca haliyle bir kutlamadan çok mücadelenin yükseltilmesi gerektiğinin mesajlarının verildiği bir gün olarak değerlendirmek sanırım daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ülkemiz kadınlarının bir çok sorunu mevcut ve bunların çözülmesi bir yana her geçen gün bu sorunlar bilinçli olarak körükleniyor, göz ardı ediliyor ve olumsuz yönde gelişimi destekleniyor. Kadının eve hapsolması tüm bu sorunların temelini, çıkış noktasını oluşturuyor dersek sanırım hatalı bir tespit yapmamış oluruz. Kendi ayakları üzerinde duran, hayatın içinde var olan ve maddi bağımsızlığını elde etmiş bir kadın, kendi yolunu açma gücünü de öz benliğinde çok daha kolay bulabilmektedir. O yüzden iş gücüne katılım oranında çok kötü yerde olan ülkemizin tüm bu sorunlarının çözümünde kadını iş yaşamına kazandırmak yatıyor. TÜİK verilerine göre 11 milyon 500 bin kadının ev işleri nedeniyle iş yaşamının dışında olduğunu gösteriyor. Ülkemizde iş gücüne katılan kadın oranının yüzde 35’lerde olduğundan yola çıkarak, kadınların iş gücüne katılım oranının en fazla olduğu ülke İzlanda’da bu oranın yüzde 78,7 olduğunu düşündüğümüzde almamız gereken yolun uzunluğunu görmüş oluruz. O sebeple iş yaşamına kadınların katılmasını engelleyen etmenleri ortadan kaldırmalı, iş yaşamına katılmış kadınların ise cam tavan uygulamaları gibi ayrımcı yöntemlerle yıldırılmaması gerekiyor. Bu adımları attığımız zaman kadınlarımıza dair bir çok sorunun çözümünde en önemli adımı atmış olacağız.

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter: “Mücadeleyi bırakmamalıyız”

Kadınların sadece bir gün değil yılın geri kalan bütün günlerinde hatırlanması ve saygı duyulması, sadece bizim ülkemizin değil aslında tüm dünyanın ihtiyacı olan bir tutum. Kadın ve erkeğin birbiri arasında ayrım yapmadan toplumsal düzende yer bulması hem iş dünyasında hem de günlük yaşantımızda çağdaşlık ve eşitlik ilkesini benimsememize neden olacaktır. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine sahip çıkıldığı takdirde Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmada en önemli adımı atmış olacağız. Ülkemizdeki kadınların büyük problemleri bulunmaktadır. En temel problemin ise yaşam hakkı olduğundan hareketle kadın cinayetlerine dair toplumun her kesiminin ses vermesinin yanında, kadınları katleden erkeklerin beslendiği kültürel kodların bertaraf edilmesi adına hepimizin yapabileceği görevler ve sorumluluklar bulunmaktadır. İş yaşamında kadının varlığı, kamusal alanda kadın elinin olması, ataerkil anlayışın kadını ve kız çocuklarını sınırlayan algısının kırılması temel mücadele alanı olmak zorundadır. Bu anlamda 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlanacak değil mücadelenin hatırlanacağı, hatırlatılacağı bir gün olarak değerlendirilmeli.

Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Duha Baran: “Kadınlar daha fazla görünür olmalı”

Kadın erkek fırsat eşitliğini sağlayamadıkça; bireyler arası eşitlik kavramından asla bahsedemeyeceğiz. Kadınların yok sayıldığı, haklarının elinden alındığı bir sistemde verilmesi gereken ilk ve elzem mücadele kadın hakları mücadelesi olduğunu düşünüyoruz. Kadının yaşamın içinde olmadığı bir ülkenin her alanda topallaması kaçınılmaz. Kadının eve hapsedildiği bir toplumda ekonomi de, kültür üretiminde, sanatsal faaliyetlerde ve iş yaşamı da her zaman topallaması son derece doğaldır.

15 yaş ve üzeri 61 milyon nüfusa sahip ülkemizde 32 milyonluk iş gücü olması, 11 milyon 500 bin kadının tek başına ev içi tüm  sorumlulukları üstlenmesi sebebiyle iş yaşamına dahil olamaması bu ülkenin temel sorunlarının başında geliyor.

EGİKAD olarak bu düşünceden yola çıkarak kadınlarımızın iş hayatında istenilen düzeye gelmesi için çalışmalar yürütüyor, emek harcıyor ve bu alanda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bir toplumun gelişmişliği kadına verilen değerle ölçüldüğünü düşünürseniz gelişmiş bir Türkiye hayalimiz varsa bu resmin içinde eğitim alması engellenmemiş kız çocukları, iş yaşamına aktif katılan, ekonomik bağımsızlığını eline almış kadınlar görmeniz gerekiyor. Kalkınmış ve gelişmiş ülkelerin hepsinde kadın erkek eşitliği sağlanmışken; gelişmekte olan ve gelişmemiş olan ülkelerde kadınlar toplum içinde yok sayılıyor. Değiştirmemiz gereken algı tam da bu algıdır.

Bu vesile ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların daha fazla görünür kılındığı, kadın cinayetlerinin olmadığı ve en önemli kız çocuklarının eğitim hakkının elinden alınmadığı bir Türkiye hayalini kurduğumuzu ve bu uğurda çalıştığımızı ve çalışmayı sürdüreceğimizi söylemek isterim.

Yorumlar (0)
13°
az bulutlu
banner202