Doç. Dr. Çağın, “Farklılıklarımızla ayrışmamalı, birbirimizi tamamlamalıyız”

Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAM) Müdürü Doç. Dr. Çağın,  “Kadın konusuna eğilirken belli bir kesimle sınırlı kalmamak, geniş çevrelere ulaşmak çok önemli. Toplumun huzuru için pozitif, yapıcı, kadını ve erkeğiyle bütüncül mesajlar vermemiz gerekiyor. Birbirimizden ne eksiğiz ne de fazlayız. Farklılıklarımızla ayrışmamalı, birbirimizi tamamlamalıyız” dedi.

EĞİTİM 10.03.2020, 12:24 10.03.2020, 12:26
Doç. Dr. Çağın, “Farklılıklarımızla ayrışmamalı, birbirimizi tamamlamalıyız”
Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırmaları Merkez ve Kadın Araştırmaları Anabilim Dalı, multisipliner bir anlayışla geçmişten günümüze kadın ve kadın sorunlarına yönelik hem bölgesel hem ulusal hem de uluslararası alanda önemli araştırmalar yapıyor ve çalışmalar yürütüyor.

Merkez Müdürü Doç. Dr. Şerife Çağın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla, Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırmaları Merkez (EKAM) ve Kadın Araştırmaları Anabilim Dalının kadına yönelik çalışmaları ve yürüttüğü projeler hakkında bilgi verdi. 1996 yılında Rektörlüğe bağlı olarak kurulan EKAM’ın kurulduğu yıldan itibaren önemli işlere imza attığını söyledi. Gerek akademik çalışmalarla gerekse üniversitenin dışarıya açılan sesi olarak önemli bir merkez olarak çalışmalarına devam ettiğini belirten  Doç. Dr. Çağın, Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı “Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı”nın da 1999’dan beri merkezin bir bakıma akademik ayağını oluşturduğunu ve  yoğun bir yüksek lisans programı yürüttüğünü ifade etti.

Kadın meselesinin bir taraftan aktüel, sosyal tarafı olan diğer taraftan ise akademik çalışmalarla desteklenmesi gereken ve hep gündemde olan bir konu olduğunu belirten Doç. Dr. Çağın, “Yaklaşık bir buçuk yıldır EKAM Müdürlüğünü ve Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanlığını sürdürmekteyim. Sesimizi geniş kitlelere duyurabilmek için düzenlediğimiz sempozyumlar ve bunun yanında başka etkinlikler bizim için çok önemli. Bu çalışmaları Müdür Yardımcılarımız Arş. Gör. Dr. Dilek Maktal Canko ve Öğr. Gör. Zeynep Türkyılmaz hocalarımla birlikte, yönetim kurulu ve danışma kurulu üyelerimizin fikir ve önerileri çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl ulusal çaplı “Türk Kültürü ve Edebiyatında Kadın” temalı bir etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinlik içerisinde günümüzün önemli kadın yazarlarından Sevinç Çokum’u da bir söyleşi için davet ettik. Bu etkinliğin iki güzel tarafı oldu. Bunlardan biri özellikle liselerden geniş öğrenci katılımıydı. Bu bizde liseli öğrenci gruplarıyla kadın ekseninde özellikle sanat ayağı ağır basan bir proje geliştirebilir miyiz diye bir fikir uyandırdı. Şu anda böyle bir projeyi olgunlaştırma aşamasındayız” dedi. 

“İzmir kadın hareketliliği konusunda önemli bir şehir”

İzmir’in tarih boyunca kadın hareketliliği bakımından diğer şehirlere göre daha yoğun, öncü bir şehir olduğunu belirten Doç. Dr. Çağın, “İzmir kültür tarihi üzerine neredeyse yarım asırlık çalışmaları olan Prof. Dr. Ö. Faruk Huyugüzel hocamızın bildirisi ve önerileri yeni çalışmalarımıza vesile oldu. İzmir’deki kadın hareketliliğinin, süreli yayınlar -ki bunların bir kısmı eski yazılıdır- üzerine yapılacak ciddi çalışmalarla ortaya çıkarılması gerekmektedir. Geçen yıl iki lisans öğrencim ve bir öğretim görevlisi hocamızla başlamış olduğumuz “İzmirli Eğitimci Bir Cumhuriyet Aydını Vedide Baha Pars” başlıklı araştırma projesini bu ayın sonunda tamamlayacağız. Ardından en kısa sürede kitaplaştırmak için gayret edeceğiz. Bu çalışma başka çalışmaların kapısını araladı ve Ö. Faruk Huyugüzel hocamızın da önerisiyle 1850-1950 yılları arasında İzmir’de ses getirmiş on kadın yazar üzerine bir proje tasarladık. Şu anda değişik üniversitelerden oluşan bir grup araştırmacıyla bu proje üzerine çalışıyoruz. Ayrıca bu tür çalışmalara vesile olan sempozyum bildirilerini Türk Kültürü ve Edebiyatında Kadın başlığıyla kitaplaştırdık” diye konuştu.

Doç. Dr. Çağın, 5-6 Mart 2020’de düzenlenen geniş katılımlı “Sanat, Estetik ve Şiddet Üçgeninde Kadın” temalı I. Uluslararası Kadın Sempozyumu hakkında bilgi vererek “Kırgızistan, Azerbaycan, Ukrayna, Rusya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İtalya gibi farklı ülkelerden akademisyenlerin katıldığı farklı perspektiflerden kadına yaklaştığımız önemli bir etkinlikti. Genel anlamda şiddetin sonuçları yanında ülkelere göre farklılık gösteren savaş ve göçlerin neticesinde kadınların yaşadığı mağduriyetler; kadın ruh sağlığı; sanat tarihi, edebiyat, sinema, fotoğraf sanatı, müzik, resim gibi alanlarda kadının görünen yüzü; aktüel hayatta kadın meselesi gibi çok farklı konular yer aldı bu sempozyumda. Bu bildirilerin kitaplaşması için çalışmalarımızın şimdiden başladığını da haber verebilirim” dedi.

“Hemşirelik Fakültesi ile ortak çalışmalar yürütüyoruz”

EKAM’ın çalışmaları içerisinde Hemşirelik Fakültesi öğretim üyelerimizin geniş desteğini aldıklarını söyleyen Doç. Dr. Çağın, “Hemşirelik Fakültesindeki hocalarımız, hem Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nda kadın ruh sağlığına yönelik dersler veriyor hem de birtakım proje ve konferanslarla merkezde aktif olarak faaliyet gösteriyorlar. Bunlardan birisi Prof. Dr. Ayşegül Bilge hocamızın danışmanlığında lisans öğrencilerinin sürdürdükleri “Birlikte Tekiz” başlıklı sosyal sorumluluk projesidir. Kadın ve erkeğin eşit olduğu, birbirine yön verdiği tezinden hareket edilen projede öğrenciler çeşitli materyaller kullanarak misyonlarını anlatan bileklikler tasarlayıp videolar hazırlamışlar ve bu videoları “Birlikte Tekiz” adlı instagram hesabından paylaşıp birer uyarı halinde sosyal medyada yaymayı amaçlamışlardır. I. Uluslararası Kadın Sempozyumu’nda bu projenin tanıtımı yapılmış ve büyük ilgi görmüştür. 

“Bütüncül mesajlar vermemiz gerekiyor”

Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayan Doç. Dr. Çağın,  “Bazı konular gibi kadın meselesinin de politik görüşlerin, inançların, cinsiyet farklılıklarının ötesinde önem taşıdığına inanan biriyim. Bunu çok sık tekrarlıyorum ama önemli olduğuna inanıyorum. Maalesef bazı kesimler bu konuyu kendilerine mâl ediyorlar ve siyasî malzeme olarak kullanıyorlar. Kadın konusuna eğilirken belli bir kesimle sınırlı kalmamak, geniş çevrelere ulaşmak çok önemli. Çocuklarımız için eşitlikçi, toleransı yüksek, kendilerini değerli, işe yarar hissedecekleri ortamlar yaratırsak problemlerin bir kısmının ortadan kalkacağını düşünüyorum. Herkes elindeki imkânlarla çalışma alanlarına göre realist çözümler üretmeli. Toplumun huzuru için pozitif, yapıcı, kadını ve erkeğiyle bütüncül mesajlar vermemiz gerekiyor. Birbirimizden ne eksiğiz ne de fazlayız. Farklılıklarımızla ayrışmamalı, birbirimizi tamamlamalıyız. Üreten, çalışan, bireysel gücünün farkında olan kadından korkmayalım. Şiddetin bastırmaktan, yasaklamaktan, aşağılamaktan, en önemlisi insanı değersiz hissettirmekten ortaya çıktığını unutmayalım. Bu günün anlamına binaen Türkiye’de ve dünyada acı çeken, sesini duyuramayan, değersizleştirilen, eğitimden mahrum edilen kadınlarımızın haklarının iade edilmesini, acılarının dindirilmesini temenni ediyorum” dedi.

         

Yorumlar (0)
14°
parçalı bulutlu
banner202