DEÜLÜ BİLİM İNSANLARINDAN SAMOS DEPREMİ RAPORU

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprembilimcileri hazırladıkları Samos Depremi Raporu’nu anlattı. DEÜ Rektörlüğü’nde gerçekleşen toplantıda konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Bilim insanlarımız, kısa sürede ve yoğun mesai harcayarak bir rapor hazırladı. Üniversite olarak önümüzdeki dönemde, deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olan ülkemiz adına bilimsel çalışmalarımızı sürdürmeye; toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi. Prof. Dr. Hasan Sözbilir, fayları saniye saniye izleyip, tepkilerini ölçmeye yönelik çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Prof. Dr. Özgür Özçelik, depreme dayanıklı binalar yerine, can güvenliğini sağlayan binalar inşa edilmesi gerektiğini söyledi.

BİLİM 13.11.2020, 09:39 ecem ata
DEÜLÜ BİLİM İNSANLARINDAN SAMOS DEPREMİ RAPORU

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü Senato Salonunda gerçekleştirilen toplantıda,
Samos Deprem Ön Raporu bilim insanları tarafından değerlendirildi. İzmir’de yıkıcı etkiye
neden olan deprem felaketi ile Türkiye’nin depremselliği ve alınması gereken önlemlerin
paylaşıldığı toplantının açılışında konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “İzmir’de
can ve mal kaybına neden olan depremin ardından, üniversite olarak yaptığımız çalışmalar
hakkında bilgi vermek amacıyla sizlerle bir araya geldik. Öncelikle bu afette hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet; yaralılarımıza acil şifa; aziz milletimize de bir
kez daha geçmiş olsun dileğinde bulunuyoruz” dedi. Rektör Hotar, “Bilindiği üzere yaşanan
afetin yaralarını sarmak için ülkemiz, tek yürek olarak; bütün kurum ve kuruluşlarımızın
desteği ile birlikte olağanüstü gayret gösterdi. Bu durum yaşadığımız acı tablo karşısında
kısmen de olsa teselli oldu” diye konuştu.


DAYANIŞMA VURGUSU


Yaşanan felaketten herkesin ders çıkartması gerektiğine işaret eden Hotar, “Üniversite olarak
bizler, DAUM aracılığıyla bir çalışma başlattık. Buradaki amacımız, hem durum tespitinde
bulunmaktı hem de bundan sonra neler yapılabileceğine ilişkin öngörülerimizi oluşturmaktı.
Böylece DAUM Müdürümüz Prof. Dr. Hasan Sözbilir hocamızın koordinasyonunda bilim
insanlarımız, kısa sürede ve yoğun mesai harcayarak bir rapor hazırladı. Burada, mevcut
depremin teknik özellikleri ve sahadaki sonuçları değerlendirildi; bir takım öneri ve
tavsiyelerde bulunuldu. Üniversite olarak önümüzdeki dönemde, deprem gerçeğiyle yaşamak
zorunda olan ülkemiz adına bilimsel çalışmalarımızı sürdürmeye; toplumsal
sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.


HASAR ESKİ BİNALARDA


Rapor hakkında sunum yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama
Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise Sisam Depreminde gelişen yapısal
hasarların engellenebilir olduğunu ve felaketin yapısal kusurlardan kaynaklandığını belirtti.
Depremin ardından 3 bini aşan artçı depremlerin meydana geldiğini vurgulayan Sözbilir,
“Normal koşullarda Bayraklı İlçesinin etkilenme derecesinin bu şekilde olmaması gerekirdi.
Ancak buradaki binalar eski yapılar. Hasarın da çoğunlukla 1999 öncesinde yapılan binalarda
olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.

TSUNAMİ İÇİN FAY MODELLEMESİ

Fayları saniye saniye izleyip, tepkilerini ölçmek için çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini
belirten Sözbilir, “ Gülbahçe ve Tuzla Fay hatlarında sıcak suların yüzeye çıkmasında artış
var. Bu doğal bir durumdur, yeni bir deprem üreteceği anlamına gelmez. Deprem sonrasında
oluşan tsunami 250 metre kadar Sığacık kıyılarından içeriye girdi. Deprem sonrasında
oluşacak insan kayıplarına neden olmaması amacıyla ‘tsunami modelleme’ çalışması yapmak
zorundayız. Deprem ile tsunami arasındaki oluşma süresi, bize önlem almak için zaman
kazandıracaktır. Bu nedenle Türkiye Tsunami Projesi’ni çok önemsiyoruz” dedi.


DEPREM DANIŞMA KURULU


Türkiye ölçeğinde olası yıkıcı bir depremden en az hasarla çıkmak için bir an önce yapılması
gereken çalışmaları anlatan Sözbilir, “Türkiye ana karasındaki diri fayların yanı sıra; deniz
altındaki diri fayların da haritalanması ve ‘Türkiye Diri Fay Haritasına’ işlenmesi
gerekmektedir. Yakın gelecekte yıkıcı deprem üretme potansiyeli olan ve yerleşim
yerlerinden geçen diri fayların 1/1000 ölçeğindeki imar haritalarına işlenmesi gerekmektedir.
Bu çalışmanın yapılabilmesi için uluslararası ölçekte hazırlanacak bir ‘Fay Yasası’na acil
gereksinim duyulmaktadır. Türkiye’deki güncel kabuk deformasyonlarının diri fay ölçeğinde
sürekli izlenebilmesi için jeodezi çalışmalarına dayalı GPS istasyonlarının sayısı
arttırılmalıdır. Yenilenen Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine göre, zeminlerin iyileştirilmesi
ve buna uygun bina inşasının yapılmalıdır. Türkiye ölçeğinde tanımlanmış olan diri fayların
gelecekteki deprem üretme potansiyellerini ortaya koyabilmek için, bu fayların paleosismoloji
çalışmalarıyla geçmişi araştırılmalıdır. Türkiye ölçeğinde içinden diri fay geçen tüm ilçelerde
yapılması gerekli master planlarının uygulanabilmesi için Büyükşehir Belediyelerinde ‘Jeoloji
Dairesi Başkanlığı’nın kurulması önerilmektedir. Türkiye ölçeğinde deprem ile ilgili
çalışmalar yapan çatı kurum olarak ‘Türkiye Jeolojik Araştırmalar Kurumu (TÜRKJAK)’
kurulmalıdır” ifadesinde bulundu.


EĞİTİME DİKKAT ÇEKTİ


Resmi kurum ve kuruluşların doğru bilinçlendirilmesinin önemine vurgu yapan Sözbilir,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin deprem araştırma politikasının belirlenmesi için bir
‘Deprem Bilim Kurulu’ kurulmalıdır. Türkiye’nin 81 ilinde öncelik sırasına göre, deprem
senaryolarına dayalı İl Afet Risk Azaltma Planlarının yanı sıra, doğrudan uygulamaya yönelik
Deprem Master Planları yapılması ve uygulamaya konulmalıdır.”


DEPREM YÖNETMELİĞİ VURGUSU


Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür Vekili Prof. Dr. Özgür Özçelik, depremde can kayıplarının
nedeninin binaların çökmesi olduğunu hatırlatarak, “Yapıların deprem etkileri altındaki
güvenlik düzeyleri deprem yönetmeliğine göre değişiyor. Binaların malzeme kalitesi, taşıyıcı
sistemin yerleşimi, projeye uygun yapılıp yapılmadığının kontrolü, bölgenin deprem tehlikesi
ve zemin özellikleri çok önemli” dedi.


BİLİNDİK YAPISAL HATALAR


Bayraklı İlçesinde yaptıkları incelemeleri aktaran Özçelik, “Binaların depreme dayanıklı
olmasında malzeme kalitesi, taşıyıcı sistemi, projeye uygun yapılıp yapılmaması, deprem
bölgesinde yer alması ve zemin özellikleri çok önemlidir. Bina hasarının yoğunlaştığı
Bayraklı’da yapı stoğu çok çeşitlidir. Yıkılan binaları incelediğimizde perde sistemleri
yeterince yok. Kolonları yetersiz. Zayıf malzeme, betonun kalitesizliği, donatıların doğru
yerleştirilmemesi, yapısal düzensizlikler nedeniyle ağır hasarlar ve yıkılmalar meydana geldi.

Özellikle yapım aşamasında kolonların kısaltıldığı görülüyor. Bu da binalarda ani göçmelere
neden oluyor. Bilinçsiz tadilat nedeniyle bölme duvarlarının zemin kattan kaldırılması da
yıkımların nedenlerinden birini oluşturuyor” ifadesini kullandı.


DEPREME DİRENÇLİ KENTLER


Türkiye’nin daha zorlu bir performans hedefi belirlemesi gerektiğini söyleyen Özçelik, “Artık
dünyadaki trend depreme dayanıklı binalar yerine, can güvenliğini sağlayan binalardır.
Depreme dayanıklı bina yapımının maliyeti çok yüksek olduğu için, kontrollü hasarın
gerçekleşeceği binalar yapmak zorundayız. Depreme dirençli kentler oluşturmanın dört
unsuru vardır. Bunlar sırasıyla, yapılı çevrenin dayanıklılığı, afet sonrası oluşacak kaosun
sınırlı kaynaklarla doğru ve efektif kullanımı, itfaiye ve hastane gibi yapıların fazlalığı, afete
hızlı tepki vermek. Bu konuda İzmir, çok iyi bir ders verdi” dedi.


RAPORA KATKI KOYAN BİLİM İNSANLARI


DEÜ-Jeoloji Müh. Bölümü Öğretim Elemanları; Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Araş. Gör. Dr.
Mustafa Softa, Öğr. Gör. Semih Eski, Araş. Gör. Çiğdem Tepe, DEÜ-Jeofizik Müh. Bölümü
Öğretim Elemanları; Prof. Dr. Mustafa Akgün, Prof. Dr. Oya Ankaya Pamukçu, Doç. Dr.
Ayça Çırmık, Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Utku, Öğr. Gör. Özkan Cevdet Özdağ, DEÜ-İnşaat
Müh. Bölümü Öğretim Elemanları; Prof. Dr. Gürkan Özden, Prof. Dr. Özgür Özçelik, yüksek
lisans öğrencisi Doğa Altun Evlek, Olympia, W.A. USA Dr. Recep Çakır, İYTE-Uluslararası
Su Kaynakları Müh. Bölümü Prof. Dr. Alper Baba, Öğr. Gör. Dr. Taygun Uzelli, SCÜ-Jeoloji
Müh. Bölümü Öğretim Elemanı Prof. Dr. Orhan Tatar.

Yorumlar (0)
26°
parçalı bulutlu
banner202